Yenidoğan Çetesiyle ilgili skandal yazışmalar gün yüzüne çıktı. İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez, daha önce yayınlanmamış konuşmaları kamuoyuyla paylaştı. Bu yazışmalarda hemşirelerin, anestezide kullanılan bir ilaç ile yeni doğan bebeklerin nefeslerini kestiklerini ifade ettikleri dikkat çekti. Bu durum, sağlık sektöründe yaşanan bir skandalın boyutlarını gözler önüne seriyor.
Paylaşılan yazışmalarda, çete üyeleri arasında gerçekleştirilen mesjlaşmalar ise oldukça çarpıcı. Bir hemşirenin “Bebek pisliğin teki çıktı İlker baba!” şeklindeki mesajının ardından doktorun “Entübe edelim” yanıtı vermesi, durumu daha da ciddi kılıyor. Hemşirenin, “Hocam buna susturucu başlayalım, deli gibi, aynı” ifadesi ise bu olayların ciddiyetine bir diğer örnek teşkil ediyor. Hemşirenin, özel bir bebek için ‘dormicum’ (uyuşturucu) koklattığını ve bebeklerin nefesini kestiklerini belirtmesi, olayın derinliğini gözler önüne seriyor.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, iddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. İddianamede, ölen 10 bebek ‘Maktul’ olarak tanımlanırken, 5 kişi ise ‘Müşteki’ olarak yer aldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü ‘Suçtan zarar gören’ olarak nitelendirilirken, 19 hastane ve sağlık şirketi ‘Malen sorumlu’, 47 kişi ise ‘Şüpheli’ olarak belirlendi. Çetenin lideri olarak Fırat Sarı, doktor İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi’nde ambulance şoförü olarak görev yapan Gıyasettin Mert Özdemir öne çıkıyor.
İddianamede, çetenin yürüttüğü faaliyetlerin detayları da yer alıyor. Özel hastanelerin bebek yoğun bakım ünitelerini doldurmak için 112 sistemini bertaraf ederek hastaların hastalık seviyelerinde değişiklik yaptıkları ve SGK’dan üst sınırdan ödeme aldıkları belirtiliyor. Bu tür eylemler, sağlık sisteminin ciddi anlamda suistimal edilmesi olarak değerlendiriliyor.
Çete üyeleri hakkında toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep edilmesi dikkat çekici. Çete lideri Fırat Sarı ve İlker Gönen’in yanı sıra, Gıyasettin Mert Özdemir hakkında da benzer suçlarla birlikte toplamda 180 yıldan 589 yıl 9 ay hapis isteniyor. Bu durum, Türkiye’nin sağlık sisteminde yaşanan büyük bir kriz ve kamuoyunu derinden etkileyen bir skandalın yalnızca başlangıcı olabilir.
İddianamede, diğer şüpheliler hakkında da benzeri suçlardan hapis cezaları öngörülmekte. Ayrıca hastaneler ve bunlara bağlı şirketler lehine dolandırıcılık suçu işlendiğinden, tüzel kişilere yönelik güvenlik tedbirleri talep ediliyor. Hastanelerin ve şirketlerin kapatılması ve mal varlıklarına el konulması da bu sürecin bir parçası olarak gündeme geliyor. İddianame şu anda Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendiriliyor ve davanın ilk duruşması 18 Kasım tarihinde gerçekleştirilecektir.
Tüm bu olaylar, sağlık sektöründeki kirli yapılanmaları gözler önüne sererken, Türkiye’de sağlık sisteminin güvenilirliğini sorgulanır hale getiriyor. Sağlık hizmetlerinin bu denli suistimal edildiği bir ortamda, hastaların güvenliği ve sağlık sistemi üzerindeki denetim mekanizmalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği aşikar.
