Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20 Haziran 2019 tarihinde verilen kararın temyiz incelemesini tamamlamıştır. Bu inceleme sonucunda, sözde yurtta sulh konseyi üyeleri olarak kabul edilen ve darbe girişiminin yöneticileri ve asli failleri olarak görülen 17 sanık hakkında anayasayı ihlal ve Cumhurbaşkanına suikast suçlarından birer, toplam 136 kişiye karşı kasten öldürme suçundan da 138’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kesinleşmiştir. Ayrıca, bu sanıklara 26 defa kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen 416’şar yıl hapis cezası da onaylanmıştır. Ancak, aynı cezaya çarptırılan eski albay Mustafa Barış Avıalan hakkındaki hüküm düşürülmüştür.
Yerel mahkeme tarafından verilen kasten öldürme suçlamalarıyla ilgili hükmün, olsa kasta dayalı öldürme suçlamasıyla yeniden değerlendirilmesine karar verilmiştir. “Çatı davası” olarak bilinen davada hüküm giyen 17 sanık isimleri ise eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve YAŞ üyesi eski orgeneral Akın Öztürk, eski tümgeneraller Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, eski tuğgeneraller Hakan Evrim, Erhan Caha, Mehmet Partigöç, Ali Osman Gürcan, eski tuğamiraller Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Sürer, eski albaylar Bilal Akyüz, Cemil Turhan, Fırat Alakuş, Ahmet Özçetin, Murat Koçyiğit, Orhan Yıkılkan, Osman Kılıç ve Muhsin Kutsi Barış olarak belirlenmiştir.
Bu kararlar, Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen başarısız bir darbe girişimine ilişkin hukuki süreç içinde alınan önemli bir ilerlemedir. Gece saatlerinde başlayan ve halkın büyük direnişiyle bertaraf edilen darbe girişimi, Türkiye’deki demokrasi ve hukuk düzenine yönelik ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Olayların ardından binlerce kişi tutuklanarak yargılanmış ve bu süreçte birçok sanık hakkında ağır cezalar verilmiştir.
Yargıtay’ın kararları, darbe girişimine karışan kişilere verilen cezaların hukuka uygunluğunu ve adil bir yargılama sürecinin tamamlandığını göstermektedir. Bu kararlar, Türk yargı sisteminin darbe suçlarına karşı kararlı tutumunu ve hukukun üstünlüğünü vurgulamaktadır. Ayrıca, darbe girişimi mağdurlarının haklarının korunduğu ve suçluların adalet önünde hesap verdiği bir sürecin tamamlandığına işaret etmektedir.
