Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 27. Dönem milletvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcıları Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter ve İsmail Faruk Aksu’nun 5 Şubat 2020 tarihinde Kılıçdaroğlu hakkında şikayet dilekçesi verdikleri ortaya çıktı. Şikayet dilekçesinde, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, PKK terör örgütü propagandası yapan ve hapis cezası kesinleşen Selahattin Demirtaş’ı övdüğü iddia edildi.
Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, 5 Şubat 2020 tarihinde Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi. Şikayet dilekçesinde, Demirtaş’ın işlediği suçlardan dolayı övüldüğü iddiası yer aldı. Bu durumun PKK terör örgütünü övmek anlamına geldiği ve suç teşkil ettiği belirtildi.
Milliyetçi Hareket Partisi yöneticileri Yıldız, Yönter ve Aksu’nun dilekçelerinde, Kılıçdaroğlu’nun terör örgütlerine destek veren bir tutum sergilediği ve bu tutumun Türkiye’nin güvenliği açısından tehlikeli olduğu vurgulandı. Şikayetlerin ardından başlatılan soruşturma sonucunda iddianame hazırlandı ve mahkemeye sunuldu.
Kemal Kılıçdaroğlu hakkında başlatılan soruşturmada, PKK terör örgütünü övme suçundan yargılanması talep ediliyor. Savcılığın iddianamesinde, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının terör örgütlerine destek oluşturduğu ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik ettiği belirtiliyor. Bu nedenle, Kılıçdaroğlu’nun yargılanması ve gerekli cezanın verilmesi isteniyor.
Kılıçdaroğlu’nun avukatları ise suçlamaları reddederek, müvekkillerinin terör örgütlerini desteklemediğini ve yaptıkları eleştirilerin demokratik hakları kapsamında olduğunu savunuyor. Mahkeme sürecinin başlamasıyla birlikte, yapılacak yargılama sonucunda Kılıçdaroğlu’nun suçlu bulunup bulunmayacağı merak konusu olmaya devam ediyor. Bu süreçte, siyasi polemiklerin ve tartışmaların da artması bekleniyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame, Türk siyasetinde gündem oluştururken, Kılıçdaroğlu’nun hukuki süreç içerisinde nasıl bir savunma yapacağı ve mahkeme kararının ne yönde olacağı ise yakından takip edilecek. Bu süreçte, Türkiye’de terörle mücadele konusundaki hassasiyet ve demokratik haklar arasındaki denge de yeniden gündeme gelecek. Güvenlik ve siyasi risklerin arttığı bu dönemde, ülkenin iç barışını koruma ve terörle etkili bir şekilde mücadele etme çabaları da önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
