Türkiye’de takipteki kredilerde artış eğilimi devam ediyor. Ülke genelinde yüksek faiz oranları ve düşen alım gücü, özellikle taşıt, konut ve ihtiyaç kredileri üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Bu durum, bireysel kredilerdeki zayıflığı ortaya koymakta ve özellikle takibe düşen kredi kartı alacaklarındaki büyüme ciddi bir endişe kaynağı haline gelmiş durumda. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) bu konudaki verilerini paylaştı ve 5 Ocak’ta bireysel kredi kartlarında toplam takibe düşen alacak miktarının 16 milyar lira olduğunu açıkladı. Ancak bu rakam, 1 Kasım itibarıyla yaklaşık 46 milyar liraya kadar yükseldi.
Bu durum, gün içinde takipteki alacak miktarının üçte ikisini oluşturmasına dikkat çekiyor. 2023 yılının ilk 10 ayında toplam 30 milyar liralık takibe düşen alacak gerçekleşti. Kurumsal kredi kartlarında ise takibe düşen alacaklarda da bir artış gözlemlenmekte olup, bu rakam 10 ay içinde 3,6 milyar lira olarak kaydedildi. Bu verilere dayanarak, toplam alacakların yarısının bu yılın ilk 10 ayında gerçekleşmiş olması, kredi pazarındaki zayıflığın ciddiyetini ortaya koymaktadır.
TAKİPTEKİ KREDİLER DÜŞÜK SEVİYEDE
Krediler açısından bakıldığında, takipteki alacakların nakdi kredilere oranının %1,71 gibi düşük bir seviyede kalması, genel durumu yansıtmaktadır. Fakat son 10 aylık veriler, bozulmanın hızlandığını işaret etmekte. Özellikle tüketici kredilerinde, bu yılın ilk 10 ayında takibe düşenlerin oranı %38’e ulaşmış durumda. Taşıt kredilerinde bu oran %37,5, konut kredilerinde ise %26,9 olarak kaydedilmiştir. İhtiyaç kredilerinde takibe düşenlerin oranı ise %38,2’yi bulmakta. Bunların yanı sıra, “ticari ve diğer” kredilerin takibe düşen bakiyesi 5 Ocak 2023’te 145,8 milyar lira iken, 1 Kasım 2023’te bu rakam 180 milyar liraya kadar yükseldi.
Türkiye’deki ekonomik koşullar ve yükselen faiz oranları, hem bireysel hem de kurumsal kredilerde risklerin artmasına neden olmakta. Yüksek enflasyon ve azalan alım gücü özellikle kredi kartı borçlarında gerilimi artırmakta. Bu durum, hem bireyler hem de işletmeler için finansal sürdürülebilirlik konusunda büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Uygulanan maliye ve para politikaları, kredi alımında ve geri ödeme kapasitesinde zorluklar yaratırken, bankacılık sektörü için de mevcut durumun yönetilmesi her geçen gün zorlaşmakta.
Bu bağlamda, takipteki kredilerdeki artış, yalnızca bireysel borçlular için değil, genel ekonomik istikrar için de dikkatle takip edilmesi gereken bir durum. Gelişmelerin ilerleyen zamanlardaki etkilerinin nasıl şekilleneceği ise merak konusu olmaya devam ediyor.