Son yıllarda yapılan araştırmalar, kendi kendine konuşmanın delilik belirtisi olmadığını aksine zekâyı işaret edebileceğini gösteriyor. Hafıza, özgüven ve odaklanma gibi bilişsel faydalar sağlayan bu davranış, insanların zihinsel kapasitelerini artırabilir.
2012 yılında Amerikalı araştırmacılardan oluşan bir ekip, katılımcılara 20 farklı nesnenin resimlerini göstererek belirli bir nesneyi bulmalarını istedi. Araştırma sonuçlarına göre, kendi kendine konuşan katılımcılar, diğerlerine göre nesneyi daha hızlı tanımlayabildi. Bu da kendi kendine konuşmanın bilişsel işlevleri üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteriyor.
2017 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırma ise, kendi kendine konuşmanın beyin aktivitesi üzerindeki etkilerini inceledi. Araştırma sonuçlarına göre, kendi kendine konuşmayı bırakan kişilerin beyninin, maymunların beyin aktivitesine benzer şekilde çalıştığı ortaya çıktı. Bu da kendi kendine konuşmanın beyin fonksiyonları açısından önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.
Bu bulgular, kendi kendine konuşmanın sadece bir konuşma şekli olmaktan öte, insanların bilişsel süreçlerinde önemli bir yere sahip olabileceğini gösteriyor. Kendi kendine konuşmanın, problem çözme becerilerini artırabileceği, zihinsel odaklanmayı güçlendirebileceği ve özgüveni artırabileceği düşünülüyor.
Sonuç olarak, kendi kendine konuşmanın insanların zihinsel kapasitelerini artırarak daha başarılı olmalarına yardımcı olabileceği düşünülüyor. Bu nedenle, kendi kendine konuşmanın anlaşılması ve desteklenmesi, bilişsel gelişim açısından önemli bir adım olabilir.