Tsigalko, röportaj yaptığı dönemde işsizlikle mücadele eden biriydi. Minsk’in zorlu yaşam koşulları altında ezilmiş, futboldan kazanç sağlamayı başaramamış ve geçimini inşaat işlerinde çalışarak sağlamaya çalışmıştı. Bu durum, kendisi için hem maddi hem de manevi bir çöküşü temsil ediyordu. Belki de bu röportaj onun için bir dönüm noktasıydı; bir gazeteciyle ilk kez konuşuyor olma gerçeği onu hem heyecanlandırıyordu hem de çaresizliğini hissettiriyordu. Bu söyleşi sırasında, onun içindeki yardıma ihtiyaç duyma duygusu belki de en belirgin şekilde dışa vuruyordu.
Tsigalko, video oyunlarının dünyada popüler hale gelmeye başladığı yıllarda, sanal ortamda adını duyurma fırsatını yakalamıştı. Ancak bu süreçte, durumunun ne kadar önemli olduğunun karesini tam olarak anlayamamıştı. Bugün yaşasaydı, belki de sosyal medyada bir fenomen olabilmekteydi; milyonların takip ettiği bir isim haline gelebilirdi. Bu potansiyele sahip olmasına rağmen, kendisi için hayatı zorlaştıran maddi sıkıntılar bu fırsatları değerlendirmesini engelledi.
Hayranları, onu sanal dünyada izlerken onun gollerinin keyfini çıkarıyordu; o ise gerçek hayatta, hayatta kalma savaşı veriyordu. Dünyada birçok insan, onun futbol yeteneklerini takdir ederken, Tsigalko’nun yaşadığı zorluklardan habersizdi. Kendi için büyük bir sorun olan işsizlik ve hayal kırıklıkları onu derinden etkilemişti. Bu yazgının kurbanı olarak zamanla, bahsedilen efsanenin sıradan bir insan haline geldiğini gözlemlemek yürek parçalayıcıydı.
Ayrıca, Tsigalko’nun hayatındaki bu mücadeleler, onu sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da tüketmişti. Yaşamış olduğu zorluklar ve içinde bulunduğu yalnızlık, onu sonunda 37 yaşında hayatını kaybetmesiyle sonuçlanacak bir yola sürükledi. Ölüm haberinin ardından, birçok kişi onun futbol kariyerini ve bıraktığı mirası tekrar hatırladı. Unutulmaz gollerinin yanı sıra, Tsigalko’nun yaşadığı zorluklar da onun hikayesinin ayrılmaz bir parçası olmuştu.
Sonuç olarak, Tsigalko’nun hayatı, başından geçirdiği tecrübeler, yaşadığı zorluklar ve başarılarıyla dolu bir hikaye olarak kalacaktır. O, sadece bir futbol efsanesi değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşen birinin öyküsünü temsil eden bir simge haline gelmiştir. Hayali ve gerçeği arasında sıkışan bir yaşamla, hem sanal hem gerçek dünyada iz bırakan bir figür olmayı sonuna kadar başarmıştır. Bu durum, gerçek dünyadaki mücadelelerin, bazen efsanelerin bile hayatlarını nasıl etkilediğine dair önemli bir ders niteliği taşımaktadır.
