Aralık ayında başlayacak olan asgari ücret görüşmeleri, Türkiye’de enflasyon ve ekonomik durumu etkileyen kritik bir süreç olarak dikkat çekiyor. AK Parti ve hükûmet, bu görüşmeler öncesinde asgari ücrette ne kadar bir artış yapılabileceği konusunda kapsamlı değerlendirmeler yapmaya devam ediyor. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun son toplantısında da asgari ücret artışının öncelikli gündem maddelerinden biri olduğu vurgulandı.
Son dönemde asgari ücret artışının yıl sonu enflasyonu mu yoksa 2025 yılı için öngörülen enflasyon oranına göre mi belirleneceği konusunda yoğun tartışmalar yaşanıyor. Bu durum, işçi ve işveren tarafında olduğu kadar, toplum genelinde de önemli bir merak konusu haline gelmiş durumda.
ARTIŞI HER İKİ ORANIN ORTALAMASI BELİRLEYECEK
AK Parti içindeki genel beklenti, asgari ücretin her iki enflasyon oranının ortalaması dikkate alınarak artırılacağı yönünde. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yaptığı yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 44 olarak belirlenmişken, 2025 yılı için öngörülen enflasyon oranı ise yüzde 21 olarak açıklandı. Bu durum, asgari ücretin belirlenmesinde önemli bir kriter haline geliyor.
AĞIRLIKLI GÖRÜŞ YIL SONU ENFLASYONU ORANINDA ARTIRILMASI
AK Parti kaynaklarına göre, eğer yukarıdaki oranlar dikkate alınıp değerlendirilirse, asgari ücrete yüzde 32 ila yüzde 35 arasında bir zam yapılmasının mümkün olduğu ifade ediliyor. Böyle bir artış durumunda mevcut asgari ücret, 17 bin 2 liradan 22 bin 500 lira veya 23 bin liraya kadar yükselebilir. Ancak AK Parti’deki ağırlıklı görüş, asgari ücretin 2024 yılı sonunda oluşacak enflasyon oranında artırılması yönünde. Eğer Merkez Bankası’nın tahmini gerçekleşir ve yıl sonunda yüzde 44 oranında bir artış yapılırsa, asgari ücretin 24 bin 500 lira seviyesine ulaşması bekleniyor.
Bu yaklaşım, ülkenin ekonomik şartları, iş gücü maliyetleri ve enflasyon etmenleri çerçevesinde oldukça kritik bir önem taşıyor. Asgari ücret, birçok aile için temel gelir kaynağıyken, aynı zamanda işverenler açısından da iş gücü maliyetlerini doğrudan etkileyen bir faktör. Dolayısıyla, alınacak kararların hem işçi hem de işveren tarafında geniş yankı uyandırması kaçınılmaz olarak görünüyor.
Önümüzdeki günlerde yapılacak olan asgari ücret görüşmeleri, kamuoyunun dikkatle takip ettiği bir süreç olmaya devam edecek. Hem işçi sendikaları hem de işveren temsilcileri, bu süreçte yer alarak görüşlerini ortaya koyacaklar. Özellikle asgari ücretin artırılması, toplumsal adalet ve gelir dağılımı açısından da büyük öneme sahip. Bu nedenle, yapılacak değerlendirmelerin ve alınacak kararların, sadece ekonomik parametreler değil, aynı zamanda sosyal etkileri de dikkate alınarak verilmesi gerektiği düşünülmektedir.