Andrew Sweetman’ın önderlik ettiği bir ekip, metal nodüllerin doğal bir pil gibi davranarak oksijen ürettiğini keşfetti. Bu araştırma, Hawaii ile Meksika arasındaki Clarion-Clipperton Bölgesi’nde gerçekleştirildi. Sweetman, nodüllerin deniz suyunda oksijen ve hidrojen üretmeye benzer şekilde çalıştığını açıkladı. Bu keşif, deniz tabanındaki nodüllerin birbirleriyle etkileşim halindeyken birbiriyle uyum içinde çalışarak bir enerji kaynağı oluşturduklarını gösteriyor.
Araştırmacılar, bu noktada doğal kaynakları daha verimli bir şekilde kullanmak için nodüllerin nasıl işlediğini daha detaylı inceleme fırsatı buldu. Metal nodüller, deniz tabanında bulundukları ortamda birbirleriyle temas halinde olduklarında bir enerji üretim sistemi gibi çalışıyor. Bu durum, deniz suyu içindeki kimyasal reaksiyonları harekete geçirerek oksijen üretimine yol açıyor.
Prof. Dr. Sweetman, nodüllerin bulunduğu metal yumruların doğal bir enerji kaynağı olduğunu belirtti. Deniz suyunun oksijen ve hidrojene ayrışmasını benzeterek nodüllerin deniz tabanında bir araya gelerek birbiriyle etkileşime girdiklerinde bir pil gibi davrandığını açıkladı. Bu durum, deniz tabanında bulunan nodüllerin doğal bir enerji kaynağı olarak işlev gördüğünü gösteriyor.
Clarion- Clipperton Bölgesi’ndeki bu araştırma, deniz tabanındaki doğal kaynakların nasıl kullanılabileceği konusunda yeni bakış açıları sunuyor. Metal nodüllerin doğal bir enerji kaynağı olarak işlev gördüğü keşfi, gelecekte enerji üretimi ve deniz tabanı keşifleri açısından önemli bir adım olabilir.
Bu araştırma, uluslararası bir ekip tarafından gerçekleştirildi ve sonuçlar önemli bilimsel dergilerde yayımlanacak. Nodüllerin doğal bir pil gibi davranarak oksijen üretmesi, deniz tabanındaki doğal kaynakların nasıl daha verimli bir şekilde kullanılabileceği konusunda yeni fikirler sunuyor. gelecekte deniz tabanı enerji kaynakları konusunda daha fazla araştırma yapılması bekleniyor.