SAS ve Coleman Parkes Research tarafından yapılan araştırmaya göre, şirketler ve kuruluşlar arasında üretken yapay zeka (Generative AI) kullanımının hızla arttığı ortaya çıktı. Araştırma sonuçlarına göre, Çin başı çekiyor ve Çin’deki şirketlerin yüzde 83’ü iş yerlerinde üretken yapay zekayı aktif olarak kullanıyor. İkinci sırada ise yüzde 70 kullanım oranıyla Birleşik Krallık yer alıyor, ardından yüzde 65 ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve yüzde 63 ile Avustralya geliyor.
Üretken yapay zekanın işletmelere tam anlamıyla entegre edilmesinde ise ABD’nin lider konumda olduğu görülüyor. ABD yüzde 24 ile listenin başında yer alırken, Çin ve Birleşik Krallık sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 11’lik oranlarla takip ediyor. Bölgelere göre bakıldığında, Kuzey Amerika yüzde 20, Asya-Pasifik yüzde 10, Latin Amerika yüzde 8 ve Avrupa’nın çeşitli bölgeleri yüzde 7 oranlarıyla üretken yapay zekayı en fazla kullanan bölgeler arasında yer alıyor.
Bankacılık sektörünün üretken yapay zekayı en çok kullanan sektör olduğu belirlendi. Bankacılığı sırasıyla telekomünikasyon, sigorta, yaşam bilimleri, profesyonel hizmetler, perakende, kamu sektörü, sağlık, üretim ve enerji sektörleri takip ediyor. Ancak, araştırmada çıkan en büyük sorunlardan biri üretken yapay zekanın tam anlaşılmaması olarak öne çıkıyor. Yöneticilerin yüzde 75’i önümüzdeki mali yılda üretken yapay zekaya yatırım yapmayı planladıklarını açıklamalarına rağmen, yöneticilerin yüzde 9’u bu teknolojiyi henüz tam olarak anlamadıklarını belirtiyor.
Yapılan ankete göre, halihazırda üretken yapay zeka kullanan şirketler, bu teknolojinin çalışan deneyimi ve memnuniyetinde yüzde 89, operasyonel maliyetlerde yüzde 82 tasarruf ve müşteri sadakatinde yüzde 82 artış sağladığını raporladı. McKinsey’in 2023 raporuna göre, üretken yapay zekanın küresel ekonomiye yıllık 2,6 trilyon dolardan 4,4 trilyon dolara kadar katkı sağlayabileceği öngörülüyor. Bu rakam, Birleşik Krallık’ın 2021 yılındaki gayrisafi yurt içi hasılasına eşdeğer düzeydedir.