Ülke medyasına yansıyan haberlere göre, İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, 6 Kasım 2023 tarihinde Hatemu’l Enbiya Karargahı’nda gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, geçmişte sıkça tartışılan Tahran’ın başkenti taşıma meselesini yeniden gündeme getirdi. Bu konuşma, ülke içerisindeki ekonomik zorlukların ve çevresel problemlerinin artmasıyla birlikte, Tahran’ın artık sürdürülebilir bir başkent olamayacağına dair endişeleri yansıtmaktadır.
“BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK”
Pezeşkiyan, Tahran’ın başkent olarak kalmasının, başta ekonomik sebepler olmak üzere birçok açıdan imkansız hale geldiğini düşündüğünü belirtti. Yapmış olduğu açıklamalarda, “Ülkenin başkenti Tahran, çözülemeyen sorunlarla karşı karşıya. Ne yaparsak yapalım zaman kaybediyoruz. Dolayısıyla ülkenin ekonomik ve siyasi merkezini güneye ve denize yakın bir yere taşımaktan başka seçeneğimiz yok,” ifadelerini kullandı. Bu sözler, Tahran’ın mevcut durumu karşısında alternatif bir başkent arayışının kaçınılmaz olduğu düşüncesini vurguluyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI GÖREVLENDİRİLDİ
Pezeşkiyan, ayrıca, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif’in başkent taşınmasıyla ilgili planları izlemekle görevlendirildiğini duyurdu. Bu konunun göz ardı edilmesinin, İran’ı gelecekte çevre krizleri ve daha birçok sorunla yüzleşme zorunda bırakabileceğini belirtti. Bu da, başkentin taşınması konusunun sadece siyasi bir mesele değil, aynı zamanda bir çevre sorunu olduğu anlamına geliyor.
Tahran’ın başkentlik rolü ve alternatif şehir tartışmaları, aslında oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. İran’da başkentin başka bir şehre taşınmasına yönelik plan, ilk olarak 25 Aralık 2013 tarihinde yapılan bir meclis toplantısında gündeme gelmiş ve 290 sandalyeli mecliste 110 milletvekilinin oyuyla kabul edilmiştir. Bu tarihten itibaren oluşturulan konsey, ülkenin yeni başkenti için “en iyi alternatifin neresi olacağı” üzerine çalışmalar yürütmüş, ancak şu ana kadar somut bir adım atılamamıştır.
İran’da başkent değişikliği tartışmaları sürerken, birçok insan bu durumun ne denli gerçekçi olduğunu sorgulamaktadır. Tahran’ın, özellikle büyüyen nüfusu ve artan trafik sorunlarıyla birlikte bir nebze daha canlı kalmaya çalıştığı bilinse de, alkışlanan bu fikirlerin ne denli uygulanabilir olduğu hala belirsizliğini korumaktadır. Başkent taşınması gibi büyük bir değişikliğin, uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağı ve toplum üzerindeki etkileri, gelecekteki siyasi tartışmaların odağında kalmaya devam edecektir.